OKULA BAŞLANGIÇ VE UYUM
OKUL BAŞLANGICI
İlk ayrılık kaçıncı sınıfta olursa olsun zordur çocuk için de anne için de …
Oryantasyon süreçlerinde cebelleşen öğretmenlerin ayrı ayrı tüm anneleri, tüm çocukları hissetmeleri de oldukça zordur. Ama çocuğuyla güvenli bağlanma sürecini sağlıklı tamamlayan her anne çocuğunun duygularını hissedebilir. Onu neyin endişelendirdiğini, neden çekindiğini, nasıl bir karakteri, fıtri yönelimleri olduğunu anlayabilir. Anlayamadığı bir durumun içerisinde, henüz bilmediği ve dolayısıyla güven konusunda endişeleri olduğu alanlardır. Öğretmenin tepkileri, kontrollü ve kontrolsüz kaldığı zamanlardaki iletişim dili, çocuğun karakterine uygun olup olmadığı, eğitim anlayışı gibi.
Bunun için de empatik bir dille kendisini anlayan ve hisseden öğretmeni tarafından anlaşılmaya ihtiyaç duyar. Sağlıklı bir gözlem ve zamana ihtiyaç vardır. Bunun için ebeveynin sınıftan uzaklaştırılmaya çalışması, çocuğunu oryantasyon sürecinde görememesi hem ebeveyni hem çocuğu kaygılandırır. Çocuğun öğretmenine ve sınıfa uyum sağlaması aşamalı olarak ebeveynin sınıftan uzaklaşmasıyla mümkün olacaktır. Bazı çocuklar biraz daha diğer çocuklara göre gecikebilirler uyum sağlamakta.
AĞLAR AĞLAR ALIŞIR MI?
Evet alışır, maalesef alışır ama çaresizlikten alışır. Bu alışkanlık sürecinde de annesine, öğretmenine olan güveni konusunda sıkıntıya düşer. Sizden çok daha fazla tecrübesi olan bu işe yıllarını vermiş insanlar(!) bırakıp gitmeniz konusunda ısrarcı ve kuralcı olabilirler. Lakin çocuğunuzu tanımak noktasında hiçbiri sizin sahip olduğunuz bilgi ve duygulara sahip değiller.
Çocuğunuz hiç tanımadığı insanların arasında kendini güvensiz hisseder ve bağlanma ihtiyacı duyar. Bunun için de onu bırakıp gitmeyeceğinizden emin olmak ister. Onu ağlarken bırakıp gittiğiniz takdirde uzun süreli bazı olumsuz travmatik durumlar da kalıcı olabilir. Okul fobisi, tırnak yeme, alt ıslatma, uykusuzluk veya kabuslar gibi. Ağlamak bir sinyaldir. Çocuk yaşadığı duygusal hali ağlayarak dışa vurur. Ağladığında anlaşılmadığını da hissederse agresifleşir veya içine kapanır. Bu nedenle annenin özellikle okul öncesi dönemde ilk okul deneyiminde uzun soluklu bir zaman dilimiyle başlanmasını doğru bulmuyorum. Haftada 3 yarım gün gibi bir alıştırmayla başlayıp ,öğretmeniyle kurduğu güvenli bağ durumuna göre bu sayı ve zaman dilimi artırılabilir. Okuldaki görevli , muhtemelen diğer velilere ve çocuklara örnek teşkil edebileceği, okuldaki rutini etkileyebileceği kaygılarından dolayı veya çocuğunuzun buna alışıp sonrasında zorlanabileceğini size ifade edip bunu reddedecektir. Lakin ilk günden çocuğunuzu bırakıp gitmeniz ikinizin de kaygılarını artıracaktır ve kesinlikle doğru olan bu değildir. Sizin güçlü olmanız, kararlığınız onu terk etmek demek değildir.
İlkokul 1.sınıf ise başka bir geçiş yaşanır. Oyuncak olmayan, yeni kuralların olduğu ve tanımadığı bir öğretmenin bulunduğu bir sınıfa gelmiştir. Okul onun için bilinmeyen bir labirent gibidir. Çoğunlukla 40 dakika boyunca hiç kalkmadan oturmak zorunda olduğu, konuşmaması gerektiği kendisine sürekli uslu durması gerektiğini söyleyen yetişkinlerin olduğu bir sisteme geçiş yapmıştır. Tenefüslerde çocukların patlamış mısır gibi sınıftan fışkırmalarının harekete olan ihtiyaçları ve bunu sınıfta karşılayamamalarıyla çok fazla ilgisi var. Sistemin tüm zorluklarını görmezden gelerek anne olarak yapmamız gereken okula götürmek, bahçesinde beklemek, okuldan almak gibi durumlarla onu terk etmediğinizi hissettirin. Fakat okulda bekleme durumunu ilkokul 1.sınıfta abartıp alışkanlık haline getirmeyin, onu cesaretlendirerek yavaş yavaş ayrılın. Gün içindeki arkadaşlarıyla, öğretmeniyle ilgili sohbet edip duygularına ulaşmaya çalışın. Ulaşma çabasında baskı yapmamak, “bugün günün nasıl geçti?” gibi sorulardan uzak durmak gerekir. Onun yerine kendi gününüzü anlatıp kendinizden bahsedebilirsiniz aralarda çaktırmadan “bugün şuna çok sevindim peki ya sen çok sevindiğin bir şey yaşadın mı” “ Oyun oynadınız mı, neler oynadınız?” gibi çaktırmadan sorun.
Biz kızımla her okulun başlangıcında ilk defa okul deneyimlerinde alışması için uydurduğumuz parolalı el işaretini yapıyoruz, en son elimizi kalbimize koyup “hep yanındayım, seni seviyorum diyor” sarılıyoruz. Bu şekilde onun rahatladığını ,döndüğünde yine aynı yerde bekliyor olacağımı hissediyor. Sizlerde ikinizi birbirinize hatırlatacak küçük bağlanma notları veya parolaları yapabilirsiniz. İnanın bu güvenli ayrılıklar çocuğunuz güvenli ayrılmanın ilk adımları olacaktır. SABIRLI OLUN ve ŞEFKATİNİZİ ESİRGEMEYİN.